Yerel Haberler
Eskişehir
28 Aralık 2025 Pazar - 12:33 Eskişehir, 2025’in zorlu sınavını üretim gücüyle geçti Küresel daralma ve yüksek maliyetlerin damga vurduğu 2025 yılını teknoloji odaklı üretim gücüyle aşan Eskişehir sanayisi, 2026 yılına 5 milyar dolarlık ihracat hedefiyle giriyor. Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, sanayi sektörünün 2025 yılı performansını ve 2026 yılına dair stratejik beklentilerini paylaştı. Zorlu finansal şartlara ve dış talepteki daralmaya rağmen Eskişehir’in üretim kapasitesini koruduğunu belirten Kesikbaş; şehrin havacılık, raylı sistemler ve makine gibi kritik sektörlerdeki liderliğine dikkat çekti. Türkiye ortalamasının çok üzerinde olan yüksek teknoloji ihracat payı ve kilogram başına düşen ihracat değeriyle Eskişehir, 2026 yılında da Türkiye’nin ekonomik dönüşümüne öncülük etmeye hazırlanıyor. "2025 dayanıklılığın ve sabrın yılıydı" Eskişehir sanayi sektörü için 2025 yılını değerlendiren ve 2026 yılına ilişkin beklentileri paylaşan Celalettin Kesikbaş şunları söyledi: "2025 yılı, küresel ekonomide artan jeopolitik riskler, daralan dış talep ve yurt içinde uygulanan sıkı finansal şartlar nedeniyle sanayi sektörü açısından son derece zorlu bir yıl olarak geride kalmaktadır. Buna rağmen Türkiye ekonomisinin, Orta Vadeli Program’da öngörülen yüzde 3,3’lük büyüme tahmininin üzerinde bir performansla yılı tamamlaması beklenmektedir. Bu sonuç, özellikle sanayi sektörünün gösterdiği büyük fedakârlığın, sabrın ve dayanıklılığın bir yansımasıdır. Ancak altını çizmek gerekir ki, mevcut büyüme oranları OVP tahminlerinin üzerinde olsa dahi Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyelini yansıtmaktan uzaktır. Sektörler arasında belirgin bir ayrışma yaşanmakta, sanayi sektörü yüksek maliyet baskıları altında üretimini sürdürmeye çalışmaktadır. Buna rağmen, sanayiciler olarak sürecin geçici olduğuna inanıyor; finansal istikrarın sağlanması ve enflasyonun öngörülebilir bir patikaya girmesiyle birlikte en büyük kazanımın yine sanayi sektöründe ortaya çıkacağını düşünüyoruz." "2026 yılı ihracat hedefimiz ise 5 milyar dolardır" Eskişehir sanayisinin tüm bu zorlu şartlara rağmen üretimden kopmadığını belirten Celalettin Kesikbaş, "Eskişehir ihracatını ve istihdamını korumayı başarmıştır. Bugün Eskişehir’de bin 800’ün üzerinde üretici firma faaliyet göstermektedir. Eskişehir Sanayi Odamız ise bin 500’ü aşkın üyesiyle bu yapının temel taşı konumundadır. Sanayimizin toplam cirosu 10 milyar dolara, ihracatı ise 4,75 milyar dolara ulaşmıştır. Eskişehir, dış ticaret fazlası veren ender sanayi merkezlerinden biri olma özelliğini sürdürmektedir. 2026 yılı ihracat hedefimiz ise 5 milyar dolardır. Sanayinin Gayrisafi Hasıla içindeki payı 1990 yılında yüzde 28 seviyelerindeyken bugün yüzde 40’ın üzerine çıkmıştır. 100 bini aşkın çalışanımızla her üç aileden biri geçimini sanayi sektöründen sağlamaktadır. Bu rakamlar, sanayinin Eskişehir için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir omurga olduğunu açıkça göstermektedir" şeklinde konuştu. Yüksek teknoloji ve stratejik üretim avantajı Eskişehir’i Türkiye sanayisinden ayrıştıran en önemli unsurlardan bahseden Kesikbaş, "Yüksek katma değerli ve teknoloji yoğun üretim yapısıdır. Toplam ihracatımızın yüzde 30’u orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerden oluşmaktadır. Bu oranla Türkiye’de lider konumdayız. Türkiye ortalamasının yüzde 3,9 olduğu düşünüldüğünde aradaki fark çok daha net görülmektedir. Kilogram başına ihracat değerimiz yaklaşık 1,95 dolar seviyesinde olup Türkiye ortalamasının yüzde 25 üzerindedir. Uçak, helikopter ve insansız hava araçları motorlarından lokomotif, kamyon ve gemi motorlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede üretim yapan Eskişehir, Türkiye’nin motor üretim merkezi konumuna ulaşmıştır. Bakanlık tarafından onaylı 24 Ar-Ge ve Tasarım Merkezi, 35 milyon metrekarelik alanıyla Türkiye’nin en büyük ikinci Organize Sanayi Bölgesi bu gücü besleyen en önemli unsurlardır" diye belirtti. "Ar-Ge ve yeşil dönüşüme yönelen firmalar umut verici bir tablo çizmektedir" 2026 için konuşan Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, "Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz ESO Ekonomik Beklenti Anketi sonuçları, 2026 yılının belirsizliklerle çevrili olmakla birlikte doğru adımlar atılması halinde toparlanma sürecine girilebilecek bir yıl olacağını göstermektedir. Sanayicilerimiz finansman, enflasyon ve maliyet baskıları nedeniyle temkinli davranırken; dijital dönüşüm, verimlilik, Ar-Ge ve yeşil dönüşüme yönelen firmalar umut verici bir tablo çizmektedir. Devletimiz tarafından 2026’nın bir "reform yılı" ilan edilmiş olması, özellikle öngörülebilirliğin artacağına dair beklentilerimizi güçlendirmektedir. Artık meseleleri daha uzun vadeli bir perspektifle ele almalı; verimliliği ve yapısal dönüşümü ikincil bir gündem olmaktan çıkarmalıyız. Asıl sorunumuz kaynak yetersizliğinden ziyade, kaynakların etkin ve doğru şekilde tahsis edilememesidir" dedi. "Üretmekten asla vazgeçmeyen sanayicilerimize teşekkürler" "2025 yılının zor geçtiğini ancak ülke olarak bu tür dönemlerle ilk kez karşılaşmadıklarını ifade eden Celalettin, "İnancımız odur ki 2026’da belirsizliklerin azaldığı, öngörülebilirliğin arttığı, güven ortamının güçlendiği bir döneme yeniden kavuşacağız. Bu vesileyle, her şartta üretimden, ihracattan, istihdamdan ve yatırımdan vazgeçmeyen sanayicilerimize ve büyük bir özveriyle çalışan tüm emekçilerimize yürekten teşekkür ediyorum" ifade etti. "Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz" Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş sözlerini şu şekilde sonlandırdı: "Yeni bir yıla girerken üretimin, dayanışmanın, akıl ve alın terinin aynı potada buluştuğu, güçlü bir geleceğe olan inancımızı tazeliyoruz. Sanayicilerimiz, çalışanlarımız, kamu kurumlarımız, üniversitelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve üretim zincirinin tüm paydaşlarıyla birlikte; daha dirençli, daha verimli ve daha bereketli bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz. 2026’nın, umutların büyüdüğü ve ortak başarılara imza attığımız bir yıl olmasını diliyorum. Eskişehir’den yükselen bu üretim iradesinin ülkemize güç katmasını temenni ediyorum."
28 Aralık 2025 Pazar - 11:37 400 personelle yapılan yılbaşı denetiminde 413 bin TL idari para cezası uygulandı Eskişehir’de yılbaşı tedbirleri kapsamında 350’si polis olmak üzere 400 personelle yapılan asayiş denetiminde toplamada 413 bin 133 TL idari para cezası uygulandı. Eskişehir Emniyet Müdürlüğü yılbaşı tedbirleri kapsamında umuma açık işletmeler ve sabit noktalarda asayiş uygulaması yapıldı. Eskişehir il genelinde 350 polis, İl Tarım Orman Müdürlüğü, Eskişehir Defterdarlığı, Tepebaşı İlçe Sağlık Müdürlüğü, Tepebaşı Zabıta Müdürlüğü, İl Sosyal Güvenlik Kurumu ve İl Çevre Şehircilik Müdürlüğünden de personelin katılımı ile toplamda 400 personelle denetim yapıldı. Ekiplerce 21:00 - 23:00 saatleri arasında; Vural Sokak, İsmet İnönü Caddesi, Fabrikalar Caddesi ve 734 sokak üzerinde bulunan bir AVM içerisinde faaliyet gösteren işletmeler ve civarlarında, Haller Gençlik Merkezi, Ulus Anıtı, Savtekin Caddesi, Köprübaşı Civarı, Hat Boyu, Vural Sokak-Siloönü Sokak, Vural Sokak-Nayman Sokak, Vural Sokak-Vardar Sokak üzerinde yaya ve sabit olarak asayiş uygulaması yapıldı. Uygulama neticesinde; bin 328 şahsın yapılan GBT (Genel Bilgi Toplama) sorgulamasında 2 yoklama kaçağı tespit edilirken, bir şahıstan 11 adet yasaklı hap, 1 şahıstan ruhsatsız tabanca ele geçirildi. Denetimlerde 85 umuma açık istirahat ve eğlence yeri denetlenirken; 4 farklı işletmede, adisyon düzenlenmediği gerekçesiyle İl Defterdarlığı görevlileri tarafından toplamda 58 bin 400 TL idari para cezası uygulandı. Denetimlerde 1 işletmeye canlı müzik izin belgesi bulunmadan müzik yayını yapılması gerekçesiyle İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü görevlileri tarafından 334 bin TL idari para cezası uygulanırken, 2 işletmenin ‘tarım işletme kayıt belgesi’ bulunmadığı tespit edilmiş işletmelere 7 gün süre verildi. Yapılan denetimlerde 1 işletmede mesul müdürün bulunmadığı, diğer bir işletmede ise canlı müzik izin belgesinin bulunmadığı tespit edilip, 2 işletmeye de tutanak tanzim edildi. Trafik denetimlerinde ise 95 araç kontrol edilip; 7 araca çeşitli trafik ihlallerinden toplamda 20 bin 733 TL idari para cezası uygulandı.
‘Yapay Zeka Gölgesinde Gelecek Tasavvuru’ hakkında konuşuldu
15 Kasım 2025 Cumartesi - 10:05 ‘Yapay Zeka Gölgesinde Gelecek Tasavvuru’ hakkında konuşuldu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özer Çelik, Eskişehir Türk Ocağı’nda ‘Yapay Zeka Gölgesinde Gelecek Tasavvuru’ konulu bir konuşma gerçekleştirdi. Yapay zekanın insanlık tarihinin en hızlı ve en köklü dönüşümlerinden birini başlatarak düşünceden üretime, eğitimden kültüre kadar her alanda yeni bir çağ açtığını vurgulayan Doç. Dr. Özer Çelik, "Sembolik yapay zekâdan makine öğrenmesine, derin öğrenmeden üretken yapay zekâya uzanan bu yolculuk bugün artık RAG mimarileri, agentic AI sistemleri ve kendi kendine hareket eden akıllı yazılım ajanlarıyla sadece soruları cevaplayan değil, görevleri icra eden sistemlere dönüştü. Erken teşhisten çimento üretimine, bankacılıktan dijital ikiz teknolojilerine kadar pek çok sektörde verimliliği ve doğruluğu artıran güçlü uygulamalar ortaya çıktı. Bu dönüşümün merkezinde ise artık tek bir gerçek bulunuyor. Geleceğin dünyası, insanın sezgileri ve yapay zekânın hesaplama gücünün bir araya geldiği (insan + yapay zekâ) ortaklığının dünyası olacak" dedi. "Bazı meslekler risk altına girerken, yepyeni fırsatlar ortaya çıkıyor" Bu büyük dönüşümün iş gücünden eğitime, kültürden güvenliğe kadar geniş bir etki alanı oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Çelik, "Bazı meslekler risk altına girerken, yepyeni fırsatlar ve uzmanlık alanları da ortaya çıkıyor. Eğitim sistemi ezberden uzaklaşıp kişiselleştirilmiş, üretken düşünmeyi merkeze alan bir yapıya evriliyor" ifadelerini kullandı. "Geleceği şekillendiren teknoloji değil, onu nasıl kullandığımız olacak" Öte yandan, yapay zekanın oluşturduğu tehlikelere de değinen Doç. Dr. Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Dezenformasyon, deepfake, mahremiyet kaybı, eşitsizlikler ve güvenlik riskleri gibi ciddi tehditler de kapıda. Türkiye ise bu küresel yarışta stratejik bir konuma sahip. Doğru yatırımlar, nitelikli insan kaynağı ve etik odaklı bir vizyonla güçlü bir sıçrama gerçekleştirebilir. Bu çağda en büyük güç bilgi değil, uyum sağlama yeteneği; en büyük değer ise merhamet, etik ve insanlık duruşudur. Geleceği şekillendiren teknoloji değil, onu nasıl kullandığımız olacak." Konukların sorularından sonra Eskişehir Türk Ocağı Prof. Dr. Nedim Ünal’ın Doç. Dr. Özer Çelik’e şükran beratı takdimi ile program sona erdi.
Unutulmaya yüz tutmuş ‘Tarihi Odunpazarı Pilavı’ vatandaşlara ikram edildi
15 Kasım 2025 Cumartesi - 09:53 Unutulmaya yüz tutmuş ‘Tarihi Odunpazarı Pilavı’ vatandaşlara ikram edildi Eskişehir Odunpazarı Evrensel Kültür Varlıklarını Koruma, Kent ve Varlık Bilincini Geliştirme Derneği (ESODER) tarafından vatandaşlara ‘Tarihi Odunpazarı Pilavı’ ikramında bulunuldu. ESOEDER tarafından düzenlenen etkinlik, tarihi bölgede bulunan Cunudiye Camii önünde gerçekleştirildi. Özel bir tarifle hazırlanan ‘Tarihi Odunpazarı Pilavı’, vatandaşlara ikram edildi. Etkinlikte, unutulmaya yüz tutan gelenek lezzetin yeni kuşaklara da tanıtılmasının amaçlandığı belirtildi. "Bu lezzetimiz her geçen gün biraz daha unutulmakta" Daha önce 10 yıl Eskişehirspor’da, 7 yıl Eskişehir Şeker Fabrikası’nda, 10 yıl da bir markette aşçılık yapan ve ’Turşucu Eko’ lakabıyla tanınan ESOEDER kurucu üyesi Ekrem Yazıcı, Tarihi Odunpazarı Pilavı hakkında açıklamalarda bulundu. Yazıcı, "Dedem Ahmet Kırkımcı, Odunpazarı’nın yerlisiydi ve bahçıvanlık yapardı. O nedenle baharatlara ve aşçılığa doğuştan merakım vardı. Uzunca bir süre geleneksel baharatlar özerinde araştırmalar yaparak geleneksel Odunpazarı Pilavı lezzetimizi kendi tarifimle zenginleştirdim. Bu lezzeti anlatmak zordur, tatmayan bilemez. Odunpazarı’nın yerlileri bir düğün ya da davet düzenleyecekleri zaman pilav değil, Odunpazarı Pilavı isterler ama bu lezzetimiz her geçen gün biraz daha unutulmakta. Biz de dernek olarak bu lezzetimizin yeni kuşaklar tarafından da bilinmesi amacıyla böyle bir etkinlik düzenledik" dedi. "Turizm hamleleri yapılırken sürdürülebilirlik olgusu gözden kaçırılmamalı" ESOEDER Kurucusu Murat Filoğlu, ilgi için teşekkür ederek, "Odunpazarı, yaşayan halkı ve korunmuş tarihi evleri ile Odunpazarı’dır. Odunpazarı’nı oluşturan Tarihi Odunpazarı Evleri’nin ve bu evlerde yeşeren kadim kültürümüzün kent varlık bilincimizde yeri apayrıdır. Bu tarihi evlerin, içinde yaşayan insanlar ile birlikte korunması ve kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarılması gerekir çünkü kültür varlığın evidir ve bu evler varlıkları itibariyle eşsiz bir değer barındırmaktadır. Yerel yönetimler tarafından Odunpazarı Bölgesi üzerinde ‘turizm hamleleri’ yapılırken ‘sürdürülebilirlik’ olgusu gözden kaçırılmamalı, tarihi bölgemiz yaşayan kültürel dokusu ile varlığını sürdürebilmelidir" şeklinde konuştu.
Ehliyetsiz sürücü çarptığı bekçi için gözyaşı döktü
15 Kasım 2025 Cumartesi - 00:09 Ehliyetsiz sürücü çarptığı bekçi için gözyaşı döktü Eskişehir’de 18 yaşındaki ehliyetsiz sürücü, plakasız motosikletiyle çarptığı bekçi için gözyaşı döktü. Yaralı bekçi hastaneye kaldırılırken, ehliyetsiz sürücü tedavi için bindirildiği ambulansın sedyesinde 34 bin 389 TL idari para cezasının tutanağını imzaladı. Kaza, Arifiye Mahallesi Yandaş Sokak üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre plakasız motosiklet ile bahse konu Sokak’ta ilerleyen Deniz G. isimli ehliyetsiz sürücü, bekçi ekiplerinin ‘Dur’ ihtarına uymadı. Motosikleti ile H.K. isimli bekçiye çarpan Deniz G., kontrolünü kaybederek yere düştü. Çarptığı bekçi için gözyaşı döktü Yaralanan bekçi ve sürücü için olay yerine Acil Sağlık ekibi sevk edildi. Kafasında ve vücudunun farklı yerlerinden yaralanan H.K. isimli bekçi ilk müdahalesinin ardından Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Vücudunun çeşitli yerlerinde düşmeye bağlı yaralanma olan motosiklet sürücüsü, çarptığı bekçi için endişelek gözyaşı döktü. Deniz G. plakasının düştüğünü ve ehliyetini harç parasını ödeyemediği için alamadığını iddia etti. Diğer bekçi ekiplerince teselli edilip kolonya dökülen Deniz G. ilk müdahalesinin ardından ambulansa bindirildi. 34 bin 389 TL para cezasını ambulansta imzaladı Sürücüye ehliyetsiz ve plakasız araç kullanmaktan toplamda 34 bin 389 TL idari para cezası kesildi. Motosiklet sürücüsü ceza tutanağı ise ambulansta sedye üzerinde yatarken imzaladı. Deniz G. Eskişehir Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Kazayla alakalı inceleme başlatıldı.
ESOGÜ Hastanesi’nde ‘Dünya Diyabet Günü Farkındalık Etkinliği’
14 Kasım 2025 Cuma - 17:58 ESOGÜ Hastanesi’nde ‘Dünya Diyabet Günü Farkındalık Etkinliği’ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla bilgilendirme ve farkındalık etkinliği düzenledi. Etkinlik kapsamında ESOGÜ Hastanesi poliklinikler girişinde kurulan stantta hasta ve yakınlarına bilgiler verildi. ESOGÜ Hastane Başhekim Yardımcısı ve İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Yıldız; İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Genel Dahiliye, Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalları adına açıklamalarda bulundu. Prof. Dr Yıldız, "Diabetes Mellitus (DM), pankreasın yeterli insülin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ve ömür boyu devam eden kronik bir hastalıktır. Günümüzde diyabet, sıklığı ve oluşturduğu sorunlar nedeniyle tüm dünyada önemi her geçen gün artan önemli ve öncelikli sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşam tarzındaki değişim ile birlikte gelişmiş ve gelişmekte olan toplumların tümünde özellikle tip 2 diyabet görülme hızı artmaktadır" dedi. "Yanlış beslenme ve hareketsizlik obezite ve diyabet tanı hızını arttırmaktadır Prof. Dr. Yıldız, konuşmasının devamında, "Geçmişte ‘insüline bağımlı olmayan diyabet’, ‘erişkin diyabet’ veya ‘tip II diyabet’ olarak da isimlendirilen tip 2 diabetes mellitus tüm diyabet olgularının yüzde 90’dan fazlasını oluşturmaktadır ve en yaygın görülen diyabet formudur. Tip 2 diyabet, obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak genellikle daha sık görülmektedir. Hastalığın temelinde genetik olarak yatkın kişilerde yaşam tarzı ile tetiklenen ve giderek artan insülin direnci ve zamanla azalan insülin salınımı söz konusudur. Yanlış beslenme ve hareketsizlik son yıllarda gençlerde ve hatta çocuklarda da obezite ve diyabet tanı hızını arttırmaktadır. Tanısında gecikme ve hastaların takip uyumundaki sorunlardan dolayı tedavileri de yeterli olamamaktadır. Kontrolsüz diyabet, hiperglisemiye yol açarak zamanla kalp-damar sistemi hastalıkları başta olmak üzere göz, böbrek, sinir sistemi dahil vücudun bütün sistemlerini etkileyen komplikasyonların gelişmesine neden olur" ifadelerini kullandı. "Diyabet toplumsal olarak insan sağlığını olumsuz etkilemekte" Kardiyovasküler hastalıkların sıklığı yaygınlığının ve ölümle sonuçlanma oranının diyabetli bireylerde, diyabeti olmayan akranlarına kıyasla 2 ila 8 kat daha yüksek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: "Ayrıca, diyabetli bireylerde infeksiyon gelişme riski, diyabeti olmayanlara oranla daha yüksektir. Tüm dünyada böbrek yetersizliğinin ve travma-dışı amputasyon olgularının en yaygın nedeni diyabettir. Diyabetli bireylerde alt ekstremite amputasyon riski diyabeti olmayanlara oranla 25 kat yüksektir. Özellikle gelişmiş ülkelerde diyabet en sık görme kaybı ve körlük nedenlerinden biridir. Dünyada artık bir epidemi olarak nitelendirilen diyabet hem bireysel hem de toplumsal olarak insan sağlığını olumsuz etkilemekte, yaşam kalitesini ciddi anlamda bozmakta ve ekonomik olarak yük getirmektedir. Bu hastalıklar sağlıklı yaşam yıllarından çalmakta, daha kısa ve kalitesiz yaşama sebep olmaktadır." "Hastalığın kontrolünün sağlanması önemlidir" ESOGÜ Hastane Başhekim Yardımcısı ve İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Yıldız, "Her yıl 14 Kasım Dünya Diyabet günü olarak çeşitli farkındalık aktiviteleriyle anılmakta ve Diyabet hastalığının önemine dikkat çekilmeye çalışılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Diyabet Federasyonu tarafından 1921’de İnsülini keşfederek sayısız hayatı kurtaran Fredrick G. Banting’in doğum günü olan 14 Kasım Dünya Diyabet günü olarak ilan edilmiş ve 2007 yılından itibaren de resmi olarak kutlanmaktadır. Bu yıl 14 Kasım teması olarak, ‘Diyabet ve Esenlik’ vurgulanmaktadır. Diyabet hastalarının özellikle yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ve hastalığın kontrolünün sağlanması önemlidir" şeklinde konuştu. ESOGÜ İç Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Aysen Akalın ve Prof. Dr. Göknur Yorulmaz ile Tıp Fakültesi öğrencileri katıldı.
Dünya genelinde her 10 yetişkinden 1’i diyabet hastası
14 Kasım 2025 Cuma - 11:49 Dünya genelinde her 10 yetişkinden 1’i diyabet hastası Dünyada her 6 saniyede 1 kişinin diyabet hastalığından hayatını kaybettiğine dikkat çeken Endokrinoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökalp "Günümüzde yeni tedaviler var. Örneğin yapay pankreas, vücuttaki kan şeker düzeyine göre uygun dozlarda insülin uyguluyor. Ayrıca kola takılan bir cihazla parmaklarımızı delmeden Sürekli Glukoz Monitörizasyonu sistemiyle hastanın glukoz seviyesi anlık olarak ölçülüp akıllı telefonlardan takip edilebiliyor" dedi. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökalp "çeşitli nedenlerle pankreastan insülinin yetersiz salınması veya insülinin dokularda etkisini gösterememesi sonucu ortaya çıkan kan şeker yüksekliği ile karakterize sistemik bir hastalık" olarak tanımladığı diyabet hakkında önemli bilgiler verdi. Diyabetin Tip-1 Diyabet, Tip-2 Diyabet, gebelik diyabeti ve diğer spesifik tipler olmak üzere 4 sınıfta değerlendirildiğini belirten Prof. Dr. Gökalp "Pankreasın beta hücrelerinin bağışıklık sistemi bozukluğu sonucu meydana gelen insülin eksikliği nedeniyle Tip 1 Diyabet görülmektedir. Tip 2 Diyabet ise insülin etkisine karşı direnç veya insülinin pankreastan salınım defekti sonucu ortaya çıkmaktadır" dedi. Dünya genelinde her 10 yetişkinden 1’inin yani yaklaşık 550 milyon kişinin diyabetli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Gökalp "Ülkemizde diyabet artmaktadır. 15 yıl önce yapılan çalışmada yetişkin nüfusta diyabet yüzde 14 oranında görülürken günümüzde yaklaşık yüzde 20 civarında görülmektedir. Bununla beraber ne yazık ki her 3 diyabetli yetişkinden 1’i diyabetli olduğunun farkında değildir. Maalesef her 6 saniyede 1 kişi diyabet hastalığından hayatını kaybetmektedir" diye konuştu. Eskiden diyabetin gelişmiş ve sosyoekonomik düzeyi yüksek ülkelerde daha fazla görülmesine rağmen günümüzde diyabet hastalarının yüzde 75’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde görüldüğünü aktardı. "Kişiye özel tedavi tercih ediliyor" Diyabet görülme sıklığının bu kadar artması nedeniyle tedavilerin de güncellendiğini belirten Prof. Dr. Gökalp "Günümüzde bireyselleştirilmiş tedaviler tercih edilmektedir. Hastanın kalp hastalığının olup olmadığı, kilo fazlalığı ve obezite varlığı ile böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının durumuna göre tedavi tercihleri yapılmaktadır. Son yıllarda böbrekten şeker atılımını arttıran SGLT2 inhibitörleri dediğimiz ve iştah merkezini baskılayan GLP-1 analogları grubu yeni ilaçlar hastaların kilo vermesini sağlarken aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarındaki faydalarıyla ön plana çıkmaktadır" dedi. "Yapay pankreas akıllı telefona yüklenen bir yazılımla çalışıyor" Tip 1 diyabetli hastalarda tercih edilen yapay pankreas yöntemine değinen Prof. Dr. Gökalp yapay pankreasın bir organ olmadığını, pankreası taklit edebilecek şekilde geliştirilmiş bir insülin pompası olduğunu ifade etti. Derinin altına yerleştirilen bir insülin pompasının yine derinin altına konan, bir sensöre bağlı kan şekeri ölçüm cihazı ile yemek, fiziksel aktivite, stres ve uyku gibi durumlarda, ne kadar insülinin gerekli olduğunu belirleyen bir yazılıma sahip akıllı telefondan oluştuğunu anlattı. Sistemin vücuttaki kan şeker düzeyine göre uygun dozlarda insülin uyguladığını aktaran Prof. Dr. Gökalp "Bu sistem Tip 1 diyabet hastaları için daha sağlıklı bir hayat ve artmış yaşam kalitesi anlamına gelmekte. Yani 24 saat boyunca kan şekeri azalıp artmasına göre insülin dozları da otomatik olarak değişecektir. Sistem sürekli kan şekeri ölçümü yaptığı için sensörün uyarısına göre kan şekerimiz yükseldiğinde insülin salınımı başlayacak. Şekerimiz belirli bir seviyenin altına düştüğünde insülin salınımını durdurup kan şekerinin daha fazla düşmesini önleyecektir" dedi. "SGM ile anlık glukoz ölçümü cep telefonundan izlenebiliyor" Gukoz ölçüm tekniklerindeki yeniliklerden de bahseden Prof. Dr. Gökalp uzun yıllar parmak ucundan bakılan glukoz ölçümünün, yerini daha popüler olan Sürekli Glukoz Monitorizasyonu (SGM) sistemine bıraktığını dile getirdi. SGM sistemleri ile kolumuzda cilt altına yerleştirilen bir aparatla glukoz değerinin anlık olarak ölçülüp sisteme kaydedildiğini söyleyen Prof. Dr. Gökalp "Böylece glukoz değerleri aile bireyleri ve sağlık personelleri ile sürekli paylaşımına imkan tanıması nedeniyle hastaların kan glukoz değerlerinin uzaktan izlenmesi sayesinde, diyabetin yönetilmesi ve oluşabilecek olumsuz durumların önlenmesinde yardımcı olmaktadır. Kan glukozunun o andaki düşme veya yükselmeye ilişkin verileri cep telefonuna aktardığı için hem yetişkin hem de çocuk hastaların aile bireyleri glukoz değerlerini anlık görüp glukoz düşmelerine ve yükselmelerine erken müdahale edebilmektedirler" diyerek bilgi verdi.